14 Aralık 2008 Pazar

"Dumana boğulmuş çek beni"

Tatilin bitiyor olmasının sıkıntısı içindeyim. Gerçi bu haftaya yazmam gereken danalar gibi iki ödevim olmasaydı sanırım o kadar sıkıntıda olmazdım, sonuçta okul neş'e dolu bir yer, ama perşembe gününe kadar belli aktiviteler dışında kütüphaneye sabitlenmiş olacağım sanırım. Aileme de söyledim, ben artık ayrı kütüphaneye çıkmak istiyorum dedim, ama kütüphane yönetimi sanırım oraya benim için bir yatak atma konusunda biraz isteksiz. Sabitlenmiştim de halbukiy. Halbuki deyince de her seferinde hala isim bulamadığımız grubumuzun hala isim bulamadığımız şarkısı geliyor aklıma. Sonra "acaba Taşoda'ya çıksak mı ki?" gibi düşüncelere gark oluyorum. Oradan lemurlara geçiyorm, ne tuhaf hayvanlar yahu... Neyse.


Bir cümle olarak başlığa baktığımızda sahibi Erman Ak'ı görüyoruz. Kendisi benim çok çok yakın olmasa da liseden arkadaşım olur, iki dönem üst, aslen Ayhan'ın arkadaşıdır. Ayhan'ın bir arkadaşı daha var Can adlı. Heh, biz bu üçlüyle tatilde sahile indik. İndiğimiz sahillerin güney sahilleri olmasını tüm içtenliğimle isterdim ama, yok, Bostanlı sahiliydi, o da güzeldi. Biraz üşüdük gerçi.

Fotoğrafta sırayla: Minolta, Can, Ayhan, Erman.

Cümlenin özü ise aslen günbatımı gören Erman'ın fotoğraf çekilme arzusu. Yanımızda makinelerimizi gören Erman, manken kimliğini ortaya çıkartıp da "Beni bir de şöyle çekin, bir de ağlarken çekin, hüzünlü çekin, şimdi neşeli çekin..." gibi isteklerde bulununca, biz de çekinmedik, çektik. Son isteği de "dumana boğulmuş" çekilmekti, ama ışık tersti olmadı... Onun yerine bu oldu. Evet, daha bunalım, daha silüet, daha karanlık ve daha tatil köyü... Güneşi tutturacaktım elleriyle ama kabul etmedi.

Önce Feysbuktaki profil fotoğrafları, ondan sonra tüm dünya... Sanırım Feysbuk kanalıyla gerçekten dünyayı ele geçirebilirim. (Zaten dünya fotoğraf rezervinin %86sı Türkiye'deymiş, ama devlet saklıyormuş çünkü Amerika kullanılmasına izin vermiyormuş...)

Tatilde göremediğim insanlar oldu, ona üzülüyorum bir tek. Sömestr tatiline artık diye umutlar içindeyim... (Sömestr nasıl yazılıyor bilen var mı yahu? Dert oldu içime...) (Neden TDKya bakmıyorum...) (Üşeniyorum çünkü...) (Aferim) (Sanırım en azından aferimi doğru yazdım...) (Yazmamış da olabilirim...).

Tamamen parantezlerden oluşan cümle kurup Türk dil yapısını katleden Ayşegülnazcan'a plaketini vermek için....

Hiç yorum yok: