13 Şubat 2012 Pazartesi

Ulan yine ejderha...

  • Amsterdam bugüne kadar üstte gördüğünüz gibiydi sayın seyirciler. Bütün kanallar donmuştu, ilk günlerde kanalda yürümeye cesaret edemeyen vatandaşlar, üçüncü günden itibaren işten eve kanallar üzerinde yürüyerek dönmeye, adeta kanalları yürüme yolu olarak kullanmaya başlamışlardı. Sonra aniden bir patlama oldu, facebookta tüm öğrenci gruplarında "Do you know where I can find ice-skates????ASAP!!!" gibi mesajlar dönmeye başladı, herkes aniden buza indi, nehirdeki botevler birden kafeye dönüşüp, buzda yürüyen/kayan insanlara sıcak çikolata, kahve, şarap satmaya başladı. Amsterdam insanları çocuklar gibi şendi sevgili seyirci.
 

  • Ev arkadaşıma "Yok yea, çok da kanalda yürüme heveslisi değilim yea" gibi binbir ukalalık yapmamın 24 saat geçmeden Sayın Şakarer ve Onur Can ile kanala inip "ehere mehere" diye sevinç çığlıkları attık, o da baya güzel oldu.

 "You didn't have to cuuut me ooofff..." "AAAAAAAAA"

  • Güzel insanlarla güzel vakit geçirmek güzel bir şey, seviyorum. Ama bizzat söz konusu insanları, onlarla vakit  geçirmekten daha da çok seviyorum.
 Bu fotoğraf çekilirken arkadan geçen bir gencomuz "FEYSBUUK" diye bağırdı... HİÇTEBİLA diye bağırdık biz de arkasından ama Türkçe bağırdığımız için muhtemelen anlamadı. Ha şu an bu fotoğrafların serisi feysbukta var mu, evet var:)


  • Analog makinalar, vay efendim plaklar, ay ne güzel eski şeyler, aman kimsenin bilmediği gruplar, aa bit pazarı derken Issız Adam ile Hipster arası bir karaktere dönüşüyor olmak düşündürücü, ve hoş değil. Bugün özellikle ipodumda Hümeyra çalmaya başlayınca bu düşünce en üst noktaya ulaştı. Ve dostlar, Amsterdam'da bir banka oturup sandviçimi yerken bunu düşündüm. Sandviç dediğim de evde yaptığım, evden vakumlu paketlerle getirdiğim İzmir tulumlu ekmek. Yani hipster/ıssızadam görüntümün altında açık ve net bir gurbetçi yatıyor aslen.


  • Bu arada, çok büyük bir şans eseri aniden oda buldum, yerleştim. Oda küçük (boytunu Şekil 1.a ve 1.b'den çıkarabilirsiniz.), yatakla askı arasından ancak hiyeroglif gibi yürüyerek geçebiliyorsunuz, ama iki günün sonunda aslında bana yeten bir boyutu olduğunu anladım. Bu rahatlığımın sebebi tabii yanda ayrıca danalar gibi oturma odam olması ve istediğimde oraya ışınlanmam olabilir. Bir de ağaca bahçeye bakan mutfağımız var, o da bir etken...

 Şekil 1.a

Şekil 1.b


  •  İleride torunlarım "Büyükanne, büyükanne, o Amsterdam'da bütün kanalların donduğu sene orada mıydın" diye sorarlarsa onlara ŞRAAK diye göstereceğim şöyle fotoğraflarımız var. Tabii artık her şey dijital, sanmıyorum bastırıp arkadaşlarına hava atsınlar....

Hiç yorum yok: